4-ALLAH’A ULAŞMAYI DİLEMEK 12 DEFA FARZDIR-AYETLER-HADİSLER-EVLİYA SÖZLERİ

ALLAH’A ULAŞMAYI DİLEMEK FARZDIR

Ruhumuzu, Allah’a ulaştırmayı dilememiz üzerimize 12 defa farz kılınmıştır:

13/RAD-21: Vellezîne yasılûne mâ emerallâhu bihî en yûsale ve yahşevne rabbehum ve yehâfûne sûel hisâb(hisâbi).
Ve onlar Allah’ın (ölümden evvel), Allah’a ulaştırılmasını emrettiği şeyi (ruhlarını), O’na (Allah’a) ulaştırırlar. Ve Rab’lerine karşı huşû duyarlar ve kötü hesaptan (cehenneme girmekten) korkarlar.

30/RUM-31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne).
O’na (Allah’a) yönelin (Allah’a ulaşmayı dileyin) ve takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.

31/LOKMAN-15: Ve in câhedâke alâ en tuşrike bî mâ leyse leke bihî ilmun fe lâ tutı’humâ ve sâhibhumâ fîd dunyâ magrûfen vettebi’ sebîle men enâbe ileyy (ileyye), summe ileyye merciukum fe unebbiukum bi mâ kuntum ta’melûn (ta’melûne).
Bilgin olmayan bir şey hakkında, şirk koşman için seninle mücâdele ederlerse, ikisine de itaat etme! Ve dünyada onlara güzellikle sahip ol. Bana yönelenlerin (ruhunu Bana ulaştırmak üzere yola çıkaranların) yoluna tâbî ol. Sonra dönüşünüz Banadır. O zaman yaptığınız şeyleri size haber vereceğim.

39/ZUMER-54: Ve enîbû ilâ rabbikum ve eslimû lehu min kabli en ye’tiyekumul azâbu summe lâ tunsarûn(tunsarûne).
Ve Rabbinize (Allah’a) yönelin (ruhunuzu Allah’a ulaştırmayı dileyin)! Ve size azap gelmeden önce O’na (Allah’a) teslim olun (ruhunuzu, vechinizi, nefsinizi, iradenizi Allah’a teslim edin). Sonra yardım olunmazsınız.

73/MUZEMMİL-8: Vezkurisme rabbike ve tebettel ileyhi tebtîlâ(tebtîlen).
Rabbinin (Allah’ın) ismiyle zikret ve herşeyden kesilerek O’na (Allah’a) dön (ulaş, vasıl ol).

89/FECR-28: İrciî ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeh(mardıyyeten).
Allah’tan razı ol ve Allah’ın rızasını kazan. (Ey ruh!) Allah’a (Rabbine) geri dönerek ulaş.

51/ZARİYAT-50: Fe firrû ilâllâh(ilâllâhi), innî lekum minhu nezîrun mubîn(mubînun).
Öyleyse Allah’a kaç (Allah’a ulaş, Allah’a sığın). Muhakkak ki ben, sizin için (ondan), apaçık bir uyarıcıyım.

10/YUNUS-25: Vallâhu yed’û ilâ dâris selâm(selâmi), ve yehdî men yeşâu ilâ sırâtin mustekîm(mustekîmin).
Ve Allah, teslim (selâm) yurduna davet eder ve (teslim yurduna, Zat’ına ulaştırmayı) dilediği kimseyi, Sıratı Mustakîm’e ulaştırır.

42/ŞURA-47: İstecîbû li rabbikum min kabli en ye’tiye yevmun lâ meredde lehu minallâh(minallâhi), mâ lekum min melcein yevme izin ve mâ lekum min nekîr(nekîrin).
Rabbinize icabet edin (Allah’a ulaşmayı dileyin), Allah tarafından geri döndürülmeyecek olan günün gelmesinden önce. İzin günü, sizin için bir sığınak yoktur. Ve sizin için bir inkâr yoktur (yaptıklarınızı inkâr edemezsiniz).

4/NİSA-58: İnnallâhe ye’murukum en tueddûl emânâti ilâ ehlihâ ve izâ hakemtum beynen nâsi en tahkumû bil adl(adli), innallâhe niımmâ yeızukum bih(bihî), innallâhe kâne semîan basîrâ(basîran).
Muhakkak ki Allah, emanetleri sahibine teslim etmenizi emreder. İnsanlar arasında hakemlik ettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Muhakkak ki Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor. Ve muhakkak ki Allah, işiten ve görendir.

5/MAİDE-7: Vezkurû ni’metellâhi aleykum ve mîsâkahullezî vâsekakum bihî iz kultum semi’nâ ve ata’nâ vettekûllâh(vettekûllâhe) innallâhe alîmun bizâtis sudûr(sudûri).
Allah’ın, sizin üzerinizdeki ni’metini ve “işittik ve itaat ettik” dediğiniz zaman, onunla sizi bağladığı misakinizi hatırlayın. Allah’a karşı takva sahibi olun. Çünkü; O, göğüslerde (sinelerde) olanı bilir.

6/EN’AM-152: Ve lâ takrebû mâlel yetîmi illâ billetî hiye ahsenu hattâ yebluga eşuddeh(eşuddehu), ve evfûl keyle vel mîzâne bil kıst(kıstı), lâ nukellifu nefsen illâ vus’ahâ ve izâ kultum fa’dilû ve lev kâne zâ kurbâ, ve bi ahdillâhi evfû, zâlikum vassâkum bihî leallekum tezekkerûn(tezekkerûne).
Yetimin malına, o en kuvvetli çağına gelinceye kadar, en güzel şekliyle olmadıkça yaklaşmayın. Ölçü ve tartıyı adaletle yerine getirin. Kimseyi gücünün dışında (bir şey ile) sorumlu tutmayız. Söylediğiniz zaman, yakınınız olsa bile, artık adaletle söyleyin. Allah’ın ahdini yerine getirin (ifa edin). Böylece tezekkür edersiniz diye, (Allah) işte böyle, size onunla vasiyet (emir) etti.

KONUYLA İLGİLİ HADİS-İ ŞERİFLER 

“Peygamberimiz SAV efendimiz namaz kılmak için ayağa kalkarak “Melik bin Dugsum nerede? diye sordu. Oradakilerden birisi ” O Allah’ı ve O’nun Resulünü sevmeyen bir münafıktır” dedi. Peygamberimiz SAV ”Öyle deme sırf ALLAH’IN VECHİNİ (ZATINI ) DİLEYEREK, La ilahe illallah dediğini görmüyormusun? Allah, sırf Allah’ın Vechini dileyerek, La ilahe illallah diyen kimseyi cehennem ateşine haram kılmıştır.” (Buhari-Muslim Riyazussalihin s.1170 nr.1531)

“Vehb ibnu Münebbih’in anlattığına göre kendisine: “Lâilâhe illallah cennetin anahtarı değil mi? dendi de: “Evet, öyledir ama dişsiz anahtar olur mu? Dişleri olan anahtarın varsa kapın açılır, yoksa kapalı kalır, açılmaz” cevabını verdi. (Buhârî, Cenâiz 1 )

“Kim Allah’a Ulaşmaya Muhabbet Duyarsa, Allah da Onu Kendisine Ulaştırmaya Muhabbet Duyar. Kim Allah’a Ulaşmayı Kerih Görürse, Allah da Onu Kendisine Ulaştırmayı Kerih Görür.” (K: Sahihi Buhari 12. cilt hadis no. 2043).

“Peygamber Efendimiz S.A.V. ilk Cuma Hutbesinde şöyle buyuruyor:
“Size ölüm gelmeden Rabbinize ulaşın ve teslim olun”

Hadis-i kudsî’de Hakk Celle ve Alâ Hazretleri şöyle buyuruyor:
“Ey kullarım ! Ben zulmü kendime haram kıldığım gibi onu aranızda da yasak kıldım. O halde sakın birbirinize zulm etmeyiniz. Ey kullarım ! Hepiniz dalalettesiniz, tek Benim hidayete erdirdiklerim müstesna; o halde DİLEYİN, de sizi hidayete erdireyim. ” (Muslim- Riyazussalihin s.137)

“ALLAH CEBRAİLİ BANA GÖNDERDİĞİ SURETLERİN EN GÜZELİNDE İNDİRDİCEBRAİL ŞÖYLE DEDİ:
—EY MUHAMED ! YÜCE ALLAH‘IN SANA SELAM SÖYLÜYOR VE ŞÖYLE BUYURUYOR: “BEN DÜNYAYI DOSTLARIM İÇİN ACI BULANIK, DAR VE SIKINTILI OLMASINI VAHYETTİM.TA Kİ BANA KAVUŞMAYI ÖZLESİNLER, BANA KAVUŞMAYI DİLESİNLER. BEN DÜNYAYI DOSTLARIM İÇİN BİR ZİNDAN, DÜŞMANLARIM İÇİNDE BİR CENNET OLARAK YARATTIM.” (CAMİUS SAĞIR)

“İBADET, DUA EDEN MÜ’MİNİN RUHUNUN YÜKSELEREK ALLAH’A ULAŞMASIDIR.” (TIRMIZİ,DA’VAT,112 )

“Mutu en kalbe temutu”
“Ey insanlar! ölmeden evvel ölün, Allah’a dönün ki, Allah size ondan yedi yüze kadar artan yardımlarda bulunsun.” (Acluni keşfü’l hafa c2. shf:291 (2669)

“Ebû Hüreyre radiya’llâhu anh’den şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Resûlu’llâh Salla’llâhu aleyhi ve sellem’den işittim ki:

  • (Allâh’ın kerem ve rahmeti olmadıkça) hiç bir kişiyi onun güzel işi ve ibâdeti Cennet’e koyamaz, buyurdu. Bunun üzerine Ashâb:
  • Yâ Resûla’llâh! Sizi de mi koyamaz? Diye sormuşlardı da Resûl-i Ekrem şöyle cevap verdi:
  • Evet beni de Allâh’ın fazlı ve rahmeti bürümedikçe yalnız ibâdetim Cennet’e koyamaz. Bu vechile Ashâb’ım! İş ve ibâdetinizde (i’tidâl ile hareket edip) ifrat ve tefritten sakınınız. Doğru yoldan gidip ALLAH’A YAKLAŞINIZ ! Sakın sizin hiç biriniz (sâlih olsun, fâsik olsun) ölüm temennî etmesin! Çünkü o, hayır ve ihsan sâhibi ise (yaşayıp) hayrını, ihsânını arttırması umulur; eğer günahkâr bir kişi ise (yine yaşayıp günün birisinde) tevbe ederek Allâh’ın rızâsını dilemesi me’muldür.“ (Ebu davud 1:Tirmizi 19 Mukaddime 17)

” Müminin niyeti amelinden hayırlıdır.”

“Ömer bin Hattab:
Şöyle demiştir: Resûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem`den işittim, buyuruyordu ki: “Ameller (in kıymeti) ancak niyetlere göredir. Herkesin niyet ettıği ne ise, eline geçecek olan ancak odur. Artık nâil olacağı bir dünyâ veya nikâh edeceği bir kadından dolayı hicret etmiş kimse varsa hicreti (Allâh‘ın ve Resûlünün rizâsına değil), sebeb-i hicreti olan şeye müntehîdir.”

“Niyet amelden üstündür”

“KİMİLERİ CENNETLİK AMEL İŞLER AMA CEHENNEME GİDER, KİMİLERİ CEHENNEMLİK AMEL İŞLER AMA CENNETE GİDER.”

“Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar, O sadece sizin kalplerinize ve işlerinize bakar.” (Müslim,birr,33; İbn Mace,Zühd,9; Ahmed Hanbel,2/285-539)

“Ey kalbleri döndüren Allah’ım, kalbimi dinin üzerine sabit kıl.” (Tirmizi, Da’avat 135, (3581)

 “Tanım: Hz. Peygamber (sav)'in şu sözünü rivayet etmiştir: "Sana emanet bırakanın emanetini geri ver. Sana ihanet edene ihanet etme." 

“YÜCE ALLAH KULUNU DÜNYA İLE KENDİSİNE LİKA ARASINDA SERBEST BIRAKTI O KULDA O’NA LİKAYI SEÇTİ ”

“Resulullah (SAV) Efendimiz şöyle buyurdu; “Salacağınız bir ip, sizi mutlaka Allah’a ulaştırır…”

“Resulullah (SAV) Efendimiz şöyle buyurdu:”Her kim Allah için olursa… Allah onun için olur.”

“Sahabe Hz.Muhammed (SAV) Efendimize soruyor:
–Ya Resulullah! Allah bizim cehenneme ya da cennete gideceğimizi biliyor mu?
–Biliyor.
–Cehennemlikler, cennete gidebilirmi?
Allah’ın Resulü:
–Hayır,diyor.
–Cennetlikler cehenneme gidebilir mi? diye soruyorlar.
–Hayır,diyor.
–O zaman biz niye buradayiz?,diyorlar ve Resulullah’tan ayrılıyorlar.Sabah namazında ayrılanların hepsi geri geliyor ve Resulullah’a tabi olmak suretiyle namaz kılıyorlar.
Resulullah diyor ki:
–Size ne oldu,niye geri döndünüz?
–Bizi bir güç buraya getirdi, diyorlar.”

“Ümmetim artık güneşe, aya, puta, taşa, insana tapmayacak. Fakat Allah’ın rızasını unutacak, insanlar için amel ederek, dinlerini mahvedecekler.”

“Allah’ım fayda vermeyen ilimden, kabul olmayan amelden, müstecap olmayan duadan, huşu duymayan kalbten Sana sığınırım.”

“AMENU OLMADIKÇA CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ SEVMEDİKÇE MÜMİN OLAMAZSINIZ.”

“Peygamber Efendimiz (SAV); “Allah’tan cenneti istiyorsan kimseden bir şey isteme. Kimseden bir şey istemezsen ben kefilim, cennete de girersin, ALLAH’A DA ULAŞIRSIN.” buyurmuştur.

“Emanete riayet etmeyenin imanı yoktur. Ahde vefa etmeyenin dini yoktur.”

“İsteyen cennete girer, istemeyen girmez” buyuruyor. Ebu Hureyre (R.A) Peygamber Efendimiz (S.AV)’e soruyor: “Ey Allah’ın Resûlü cenneti bu kadar basit bir istekle kim istemez ki?” diyor.
Peygamber Efendimiz (S.AV) cevap veriyor: “Evet. Beni istemeyen cenneti istememiştir.”

Efendimiz (S.A.V) Allah‘a mülaki olmayı imanın esaslarından saymıştır;

S.BUHARİ 1.CİLD, 58.SAHİFE, 47.HADİS (CİBRİL HADİS): İki Cihan Güneşi Hazreti Muhammed s.a.v. bir gün ashabıyla otururken Cebrail a.s. insan sıfatıyla gelir ve Peygamber Efendimize s.a.v. yaklaşır ve şöyle sorar:
“Kale imane ya Rasulallah……iman nedir ya Resulallah?”
Peygamber Efendimiz s.a.v. cevap verir:
“Kalel imanü en tu’mine billahi ve melaiketihi ve likaihi ve Resulihi:
Allah’a, meleklerine ve Allah’a ulaşmaya ve Resullerine inanmak
ve tu’mine bil ba’si:
ve öldükten sonra dirileceğimize inanmak”

S.MÜSLİM 1.CİLD, SAHİFE-63: “İMAN; Allaha, meleklerine, kitabına, Allah’a kavuşmaya, peygamberlerine inanman, öldükten sonra dirilmeye inanman ve kaderin hepsine iman etmendir.”

S.MÜSLİM 1.CİLD, SAHİFE-60-61: “İMAN; meleklerine, kitabına, Allah’a kavuşmaya, peygamberlerine inanman ve keza sonra dirilmeye iman etmendir.”

“Allah’ım SANA MÜLAKİ OLMAYA İMAN EDEN, KADERİNE RAZI OLAN, VERDİĞİNE KANAAT EDEN NEFSİ MUMAİNNE İSTERİM.” (Hadisi kutsi-nasihul ibad )

“Peygamber (S.A.V) Efendimizin teheccüd namazındaki duası: “Yarabbi sana Mülaki Olmak HAKTIR” (Sahihi –Buhari 4.Cilt 575. hadis)

KONUYLA İLGİLİ EVLİYA SÖZLERİ

Zahit Kotku (k.s): Tasavvufi Ahlak;
Allahû Tealâ‘ya mülaki olmak için muhabbet ve iştiyak üzere olup, Salih ameller üzeri Hak Celle va Alaya mülaki olmayı arzu ve ümit eyleye. Hak Celle ve Alaya MÜLAKİ OLMAYI İSTEYEN herkese yakışan şey Ameli salihdir.

Süleyman Hilmi Tunahan Hz;
‘‘Allah, hidayeti isteyip hidayeti dileyenlere hidayeti, dalaleti isteyip dalaleti dileyenlere de dalaleti halkeder.‘‘

Said-i Nursi Hz.leri;
ONÜCÜNCÜ REŞHA:”Acaba bütün efâzıl-ı benî-Âdemi arkasına alıp, Arz üstünde durup, Arş-ı âzama müteveccihen el kaldırıp dua eden şu şeref-i nev-i insan ve ferîd-i kevn ü zaman ve bihakkın fahr-ı kâinat ne istiyor?
Bak dinle: Saadet-i ebediye istiyor, beka istiyor, LİKA istiyor, Cennet istiyor.(19 söz)

“Fâniyim, fâni olanı istemem. Âcizim, âciz olanı istemem. RUHUMU RAHMANA TESLİM EYLEDİM, gayr istemem ” (Orjinal Sayfa:500, 26. söz)

Necmeddin Kübra (k.s): Tasavvufda on temel esas;
Mübareğe sormuşlar; Eren ne demektir?
Cevap: Ermiş zat VUSLATI gerçekleştirmiş Kamil insane.
Yine sormuslar; Hicret nedir?
Cevap: Kişinin beden memleketinden ayrılıp Ruhların vatanına göçmesidir.
-Her ferd döne döne HAKKA ULAŞIR, O’NA KAVUŞUR (ve ileyhi türceun.Yasin 56)

  • Salikde istidat ve ehil mürşit olursa kısa sürede ALLAH’A VASIL olur.

İMAM-I RABBANİ (K.S);
Allah bize, KENDİSİNİ DİLEMEK YOLUNDA terakki ihsan etsin..ve dileğimizin yerine gelmesine engel olacak her ne varsa ondan sakınmak nasip etsin…şunu bilelimki, DİLEMEK, İSTEMEK, DİLENEN VE İSTENEN şeyin meydana geleceğine ait bir müjdedir ve MURADA ERMENİN BİR BAŞLANGICIDIR.
Bir aziz şöyle buyuruyor;
–İSTEGİN YOKSA İSTEGİN MEYDANA GELMESİNİ İSTE !…
…gerçekten İSTEK BÜYÜK BİR DEVLETTİR, bir nimettir, bu hararetiv bürüdetten sakınmak için elimizden ne gelirse yapalım! Bu, böylece kamil bir mürşide varıncaya kadar devam edecektir.
…Ruhu sukut edip cisim mertebesinde karar kılmış bir insana anlatabilecek hiç bir sır yoktur ruhu aslı makamına çıkmadıkca ,o bedbaht insan ‘belhüm adal’ emri ile hayvandan daha aşağı mertebede kalacaktır. (imamı rabbanı cilt 1 mektup152)

İmami Gazali (k.s): Hüccetü’l islam;
“Bilmiş ol ki basiret nuru kalp gözü ile bakanlar, KURTULUŞUN ANCAK ALLAH’A ULAŞMAKTA OLDUĞUNU ve Allah’a ulaşmak için de, Allah’ı bilmek, sevmek ve bu marifet ve muhabbet ile (yani ölmeden önce bu marifet ve muhabbetin sahibi olarak) ölmekten başka çare olmadığını anlamışlardır. (İhyau Ulumi’d-Din (Cild:1) Rub’ul-ibadat 10.kitap, Kitabu tertbi’l-ecrad ve tafsil-ileyl sayfa 965 bedir yayinevi, tercüme Ahmed Serdaroğlu)

İmami Gazali (k.s): Abidler yolu;
Sonra bilki ahiret yolculuğu sülük etme babından işin hakikatı şudur:
Bu yol uzunluk kısalık bakımından insanların yürüyerek kat ettiği ve kişinin kuvvetli veya zayıf olmasına bağlı mesafelerden değildir. O yol gönüllerin süluk ettiği RUHANİ BİR YOLCULUKTUR .

İmam Gazali (k.s): Kalplerin Keşfi;
s.35-“Biri, Hasan el Basriye r.a , ibadetten zevk almıyorum, der. Hasan El Basri’de ona ; Her halde sen Allah’tan korkmayan birinin yüzüne bakmışsın! Kulluk, herşeyden hakkıyla sıyrılarak Allah’a yönelmektir, cevabını verir.

İmam Gazali (k.s): Kimyayı Saadet;
“Kimyadan maksat, nefis sarayını dünya bağlarından kurtarıp yüzünü dünyadan çevirip Allah’a dönmek ve Allah’tan başka kalpte hiçbir şeye yer vermemektir “Herşeyden sıyrılıp yalnız O’na (Allah’a yönel)” Müzemmil 8 bu gerçeği, ifade ediyor. TEBDİL- İnsanlardan kesilmek, uzak kalmak ve tamamiyle Hakka yönelmektir” (s.11-12)
51/ ZARİYAT 56
Sayılan nimetlere bağlanıp kalanlar, eşyanın gerçek yüzünü görmekten mahrum kaldılar. Ama, Hak ehli, irfan sahibi ve gerçek fakr hali-ni tadanlar hepsinden kaçtı. Hakikat alemine erdiler. Yakınlığı buldular ve Allahû Tealâ’nın zatından gayrı hiçbir şeyle meşgul olmadılar. Allah-ü Tealanın:

  • «Allah’a kaçınız.»
    Emrine uydular Ayrıca Peygamber S.A. Efendimiz buyurdular;
  • «Dünya ve ahiret Allah’ı arayana haramdır.»
    Peygamber S.A. Efendimizin haram kılması, onların haram olduğu manasını taşımaz. ALLAH’IN ZATINI ARZU EDENLER ; nefislerini, dünyadan bir talepte bulunmaktan ve onun fani varlığına sevgi duymaktan mahrum kılmışlardır. Anlatılan Hadis-i Şerifin asıl manası budur. O büyükler der ki:
  • Dünya bir yaratıktır; biz de yaratıldık. ikimiz de bir yaratıcıya, sahibe muhtacız. Muhtaç, muhtaçtan nasıl bir talepte bulunur?. Bu durumda YARATILMIŞA GEREKİR Kİ YARATANI ARAYA.

Abdülkâdir Geylânî H.z: Feth’ür-Rabbânî;
“Aziz ve Celil ALLAH’A ULAŞMANIN temeli imandır, tüm hayırların esası da imandır.” (El-Feth’ür-Rabbânî Huzur Sohbetleri s.491, huzur yayınevi tercüme Sıdkı Gülle)

Abdülkâdir Geylânî H.z: Feth’ür-Rabbânî;
“Hak dostları,…Haberin bizzat kaynağında bulunmuşlar RAB’LERİNE ULAŞMIŞLARDIR.“(Feth’ür-Rabbânî Huzur Sohbetleri 26.sohbet s.182,183 huzur yayınevi tercüme Sıdki Gülle)

Abdülkâdir Geylânî H.z: Fütuhu’l-Gayb;
“ALLAH’A O’nun yakınlastırmasıyla ve tevfikiyle (Allah’a O’nun muvafık kılması, yardımı ve lutfuyla) ULAŞILIR…
…ALLAH TEALA KENDİSİNE ULAŞANLARI DİĞER KENDİSİNE ULAŞMIŞLARA BİLDİRİR. Her hedefe varanın Allah’la arasında özel bir ilişki vardır. (Tasavvuf klasikleri bahar yayıncılık, Fütuhu’l-Gayb 17.makale, sayfa 78, tercüme Muhammed Nar)

Abdülkâdir Geylânî H.z: Feth’ür-Rabbânî;
“O öyle bir kuldur ki, Hakk’a vâsıl olmuş, O’nu görmüş ve mâsivâ denen Hakk’ın zâtından gayrı şeyleri bilmiştir.” (60.Meclis)

Abdulkadir Geylani H.z: Sohbetler Kitabı;
Onlar Allah‘ı; Allah da onları sever… (5/Maide, 54) Bu Ayet-i Kerime‘nin delalet ettiği derin manayı düşün… O mana engin bir denizdir… Ve bu denizin adı; aşk denizidir. Muhabbet, sevgi denizidir. Muhabbet ehli, bu denizde yelkenlisini açar… Ötelere doğru yol almaya başlar… Yelkenli sefi-nelerinin; bir sağa, bir sola yatması, onları korkutmaz… Dalgalar onlan yoldan alamaz…
Dağlar gibi dalgalar gelir; onları altına almak ister… Fakat inayet-i Hak onları korur. Onlar da bunu bilir. Yine de yalvarmadan edemezler; herbiri:

  • Ya Rabbi, beni mübarek bir menzile indir. Çünkü menzil sahiplerinin hayırlısı sensin… (21/101)
    Diyerek yalvarmaya başlar… Bu menzil ne olabilir ki?… LİKA ve Hazret-i Hakka yakınlıktan başka..,. Ne var ki, her yerde olduğu gibi burada istidadlar konuşur…Yalvarırlar…Yakarırlar… Ama:
  • O kimseler ki, haklarında tarafımızdan iyilik fermanı çıkmıştır… (21/ 101)

Abdulkadir Geylani H.z: Müridlerin kitabı;
Sayfa 1047:Yüce Allah‘a karşı masiyet işlemekten kendisini alır. Yüce Allah‘ın kazasına razı olur. Her halükarda Yüce Allah‘ın emirlerini tercih eder. Allah‘ın görmesinden utanır. Bütün gayretini, Allah sevgisine harcar. Hiç durmadan, kendisini YÜCE ALLAH’A ULAŞTIRAN sebeblerin kucağına atar. Sessizliği, ünsüzlüğü tercih eder. Allah‘ın kullarının övmelerini beklemez. Çok çok nafile namaz kılmak sureti ile,Yüce Rabbinin sevgisini kazanma yolunu tutar. YÜCE ALLAH’A ULAŞINCAYA KADAR, Allah için ihlas sahibi (samimiyet sahibi) olarak kalır.

Sayfa 1069:Mesayih (mürşidler) Allah‘a vardıran yoldur. Yüce Allah‘a götüren delillerdir. YÜCE ALLAH‘IN HUZURUNA ÇIKILAN KAPILARDIR. Anlatılan mana da olarak, her müride bir şeyh gereklidir. Bu şeyh dahi, beyan ettiğimiz üzere olacaktır, mürid dahi öyledir. Yani ALLAHA ULAŞMAK DİLEYEN her müride bir büyük zat gereklidir.

Abdulkadir Geylani’nin Menkibeleri Cevherden Gerdanlıklar Muhammed bin Yahya Et-Tadifi;
“Allah’ın yoluna süluk eden, mutlaka Allah’a vasıl olur (Allah’a ulaşır).

Gavsül Azam Abdulkadir Geylani H.z: ÖTELERDEN HABERLER (orj.adı: SIRR’ÜL ESRAR);
…YOLA GİRİNİZ! ŞU RUHANİ KAFİLELERLE RABBİNİZE DÖNÜNÜZ!
…Marifet, nefsin kara perdesini kalp aynasından açmak ve ONU TEMİZLEMEKLE hasıl olur. o zaman CEMAL-İ İLAHİNİN GİZLİ HAZİNESİ gözükmeye başlar, ki bu kalp sırrını özünde gözükür.
…”her kim, yaratanına KAVUŞMAYI DİLİYORSA yar iş görsün;yaratanına yaptığı ibadete ortak etmesin…” (18/Kehf, 110)

Hasan Basri H.z: Hikmetli sözleri;
Hiç kimse bulamaz rahatı ölmekte. ASIL MARİFET diri diri ölmekte. Ölüpde rahata kavuşan kimse ölü değildir, ölü kimse ölüdürki ancak diri iken ölendir.

Mevlana Celaleddin-i Rumi Hz;
“Dizine kadar dereye girmişsin de kendinde değilsin. Ondan – bundan su isteyip duruyorsun!
—Peygamber Efendimiz (SAV); “Allah’tan cenneti istiyorsan kimseden bir şey isteme. Kimseden bir şey istemezsen ben kefilim, cennete de girersin, ALLAH’A DA ULAŞIRSIN.” buyurmuştur.”

Aziz Mahmud Hüda-i H.z: İlim, Amel, Seyri sulük;
s.19:Her ilim Cenab-ı Hakka yakınlık hasıl etme hususunda bir etkisi bulunmakla beraber, tam ve kulli yakınlığı sağlayan ilim, sufiyyenin ilmidir. Cünkü Hakka vuslat, Celal ve Cemal tecellilerini müsahede, bu ilim sayesindedir. Çünkü şeriat mertebesinde bulunan farz ve vaciblerden MAKSAT, Allah Subhanehu ve Tealaya VUSLATTIR.

 Abdurrahim Reyhan Erzincani;

Bir meşâyihi insan severse, ona tamamen inanır teslim olursa, hizmetini görürse onun gönlüne girerse Hz. Allah’ı görür. Herşey aslına rücu edecek. Ceset topraktan halk edildiği için toprak olacak. Rûh niye gitmesin? Allah’ı sevmek, Evliyaullah’ı sevmektir. İnsanlardaki bu rûh Allah’ın zâtının rûhu. Allah “Kendi rûhumdan ruh üfledim” (15/Hicr sûresi, âyet 29) buyuruyor. “Kendi rûhumdan rûh üfledim.” Kime; insana. Meleğe değil, insana üflemiş. Öyle ise Cenâb-ı Hakk’ın zâtından gelen BU RUH ASLINA RÜCU EDERSE melekleri geçer. İnsanlar ulvî, insanlar suflî. Ulvînin manâsı; gökleri aşar melekleri geçer. Suflînin manâsı; hayvanlardan aşağı düşer. Niçin; Cennet var, Cehennem var.
Kapında kul var, Sultandan içeru
Ete, kemiğe büründüm, Yunus diye göründüm
Etten kemikten maksat, cesedini kasdediyor. Kapında kul var, Sultandan içeri. Burada rûhtan bahsediyor. Ama o rûh makamına ulaşmış. ONUN RUHU ALLAH’A ULAŞMIŞ, ALLAH’IN ZATINA ULAŞMIŞ…

…Allah sevgisi. Kalbinde Allah’tan başka arzu varsa, için başka, dışın başka oluyor. Cenâb-ı Hak: “Olduğunuz gibi görünün. Göründüğünüz gibi olun.” buyuruyor. Bunlar çok çetin, çok kolay. Yapana kolay. Yapamayana çetin. Hâlbuki insanlara yapamayacağı birşey emredilmemiş. Ama bunlar inanca bağlı, itikata bağlı. İnanmak bir de inanılanı yaşamak. Şeriat, tarîkat, hakikat, marifet. Allah’tan gelen ruhu Allah’a ulaştırmak için bu dört şey vasıtadır.

AHMET YÜKSEL ÖZEMRE;
İnsân, ezelde aslından ayrılıp bu noksanlıklar dünyasına gelirken, koptuğu bütünle bir anlaşma, bir ahdleşme yapmış, bir mîsak imzalamıştır. Bu mîsakla, Yaratıcı’nın bu âlemde şâhidi olmayı kabûllenmiştir. Ruh, bu mîsakı, beden bineğinde seyrederken de unutmuyor, ama bulanık hatırlamak gibi bir durumda kalıyor. Ne var ki, hatırlama derecesi ne olursa olsun, bir DERİN İSTEK hâlinde SEVGİLİSİNİ, CAN YOLDAŞINI İSTİYOR, ÖZLÜYOR.

Şimdi İslâm’da Mirâc denilen bir hâdise vardır. Mirâc nedir?
Mirâc, Cenâb-ı Hakk’ın lütf u keremiyle İNSAN‘IN BEDENİ ÖLMEDEN, CENABI HAKKIN HUZURUNA ÇAGRILMASI, ÇIKMASIDIR. Bu “evliyâ olmanın” olmazsa olmaz şartıdır.

Evliyâ kimdir dersen?

Evliyâ, mirâcını yapmış kişidir… Cenâb-ı Hakk’ın huzuruna Ölmeden evvel ölünüz! hadis-i şerifinin medlûlüne uygun olarak BEDENİ ÖLMEDEN, ÖLEREK ÇIKMAKTIR

…Nefsini burada bırakarak, SADECE RUH OLARAK ÇIKMAKTIR. HAK TEALA‘NIN HUZURUNA SADECE RUH URUC EDER. İşte gayb âlemi ancak böyle tanınabilir. Bunun ötesinde o âleme dair söylenecek olanların hepsi ya hüsn-i zandır ya da sû-i zandır…

Mirâc hâdisesi zuhûr etmezden evvel, sâlikin katetmesi gereken merhaleler nelerdir?

Cenâb-ı Hak insanda üç tane öğe yaratmıştır. Bir tanesi şu beden; ikincisi nefs, bu bedeni hareket ettiren, bu esfel-i sâfilîne bağlayan, esfel-i sâfilînin işlerini gördüren kuvvet; üçüncüsü de Rûhtur. Cenâb-ı Hak, Kur’ân-ı Kerim’de bir ayet-i kerimede meâlen “Biz emâneti dağlara taşlara arz ettik kabul etmediler, insana arz ettik o kabul etti. Çünkü o fevkâlede câhil ve nefsine son derece zâlimdir” diyor. Bir başka ayette de; Cenâb-ı Hak, meleklerine “Ben şimdi elimdeki bu balçıktan bir beşer tesviye edeceğim, şekillendireceğim. O’na Rûhumdan üfürdüğüm zaman siz de ona secde edin” diyor….. Âyetlerden şunu anlıyoruz ki Hz Âdemin çocukları olan bizlerde meknuz olan yani gizli olan emânet, Allah’ın Rûhudur.

Yunus Emre Hz.; “Dervişlik bir dilektir, bilene dügün dernektir.”

Yunus Emre Hz. Yunus Emre Hz.
Mekanım la mekan oldu, Bir şehre vardim ki adı denilmez,
Bu cismim cümle can oldu. Bir bahre daldım ki haddi bulunmaz,
Nazar-ı hakk ayan oldu Mürde-dil oluben geri dönülmez,
Özüm mest-i lika gördüm. Ölmezden önce öldüm elhamdülillah

Yunus Emre Hz. “Türkün qızıl (altın) kitabı”ndan
Gevher canın maksududur …Var git yokluğa, haydi!
Maksud icin mansur gibi, Yoklukta yok ol.
Şerden geçen gelsin beri, Git yoklukta tanı
Ermek dilersen Maksuda, Yoklukta var olanı..
Çok hizmet eyle mürşide.

Yunus Emre Hz.;  

“Burada dahi verdin bize, ol huri çifte helâl.
Andan dahi geçti arzum, azmim Sana varmak için.”